Blog

  • Ay Tenli Kadının Camatkarasana Pozu

    Astrolojide Ay, bizim içsel ışığımızı temsil eder. Duygularımız, sezgilerimiz, içsel güvenlik ihtiyacımız ve çocukluk anılarımız Ay tarafından yönetilir. Her birimiz, duygusal ihtiyaçlarımızı ve güvenlik arayışlarımızı farklı yollarla deneyimleriz ve bu, doğum haritamızdaki Ay’ın konumu ile doğrudan bağlantılıdır.

    İnsan, duygu varlığıdır. Anne karnından itibaren hissettiklerimiz, hayatımıza duygusal bir temel oluşturur. Bu temel, annemizle kurduğumuz ilk bağla şekillenir. Ay astrolojide hem anne figürünü hem de beslenme, şefkat, aidiyet gibi temaları kapsar.

    Bu içsel ışığa yani Ay’ın yumuşak enerjisine bedensel olarak da ulaşmanın yollarından biri yogadır. Özellikle Camatkarasana, yani “Wild Thing” pozu, kalp alanını açan, içsel ışığı dışarıya taşıyan etkileyici bir duruştur.

    Bu pozda iki bacak öndedir, beden arkaya doğru açılırken bir kol gökyüzüne ulaşır. Kalbin açılması, Ay’ın sembolize ettiği duygusal dünyaya cesurca adım atmak gibidir.

    Ve bunla ilgili bir hikaye tasvir etmek gerek diye düşündüm..

    Ay tenli bir kadın, sessizliği seven ve içe dönmeyi..

    Astrolojide Ay duygularımızı temsil eder.

    Ve o bunu bilseydi Ay’dan kendinde bir parça bulurdu, çünkü oda her şeyi hissederek yaşıyordu.

    Astrolojide Ay en çok görünmeyen yanlarımızı temsil eder. İhtiyaçlarımızı, güvenlik duygumuzu, alışkanlıklarımızı ve anneyle olan bağımızı..

    Kadim astrolojide içsel ışık olan Ay ,dişil ilke olarak tanımlanır. Koruyan besleyen ama aynı zamanda kırılgan olan.

    Bu yüzden Ay tenli kadında çoğu zaman içine dönerdi hislerine ve duygularına.

    Ay bir gün fısıldadı,

    “Sadece hissetme. Açıl, gözük, parla! ✨”

    O gün matın üzerinde bir niyet belirledi. Kalbini gökyüzüne çevirdi camatkarasana pozuna girdi.

    Camatkarasana pozu Sanskritçede vahşi şey demekti. Ama bu vahşilik öfke değil, özgürlüktü.

    Ve kalbi bu defa sadece atmıyor anlatıyordu…

    O an anladı ki Ay sadece içe dönmek değilmiş..

    Ay’da ışığını göstermek istermiş..

    Ve kalbin bir kapıysa eğer,

    Camatkarasana onun anahtarıymış…

    Not: Görseldeki poz camatkarasana pozu değildir. Görsel amaçlı tasvir edilmiştir.

    Sevgilerimle,

    cienerji

  • Bir şeyle tanıştım.. Adı Feng Shui!

    Hayalimde hep bir gün çalışma odası yaratmak vardı. Ama bu oda öyle sıradan bir çalışma odası olmamalıydı.. O oda büyülü bir dünya olacaktı. Bloguma yaratıcı ve ilham veren yazılar yazabileceğim, astroloji ile ilgili çalışmalar yaparken enerjimi yükseltecek bir oda olmalıydı.

    Belki bir bölümünde yoga matım olacaktı, kalp çakrasını ifade eden yeşil renkli hoş kokulu bir tütsünün yandığı, rahat bir koltuğun olduğu, bitkilerin olduğu, düşüncelerimin bir su gibi aktığı ve somutlaştığı bir oda…

    Geçtiğimiz hafta bu hayalimi gerçekleştirmeye birden karar verdim. Düzenli çalışma yapağım belli bir alanım yoktu. Bu da sürekli ertelememe sebebiyet veriyordu.. Daha fazla beklemeden gidip bir masa aldım. Düşündüm ki seçeceğim masa evimde sadece bir mobilya değil kendime alan açmamın sembolü olacaktı. Aklımda masam ile ilgili belirlediğim tek şey beyaz olacak aynı zamanda rustik dokularda olacaktı. Çünkü alanım sade olacak ama sıradan olmayacaktı.

    Feng Shui’ye göre alanımı nasıl düzenleyebilirim diye araştırmaya başladım.

    Feng “rüzgar” ve Shui “su” kelimelerinden oluşan kadim bir Çin öğretisiymiş. Doğayla ve evrenle uyumlu yaşam alanları oluşturarak “yaşam enerjisi” yani Chi‘yi dengelemeyi amaçlıyormuş.

    Feng Shui’ye göre yaşadığımız yerler bizim ruh halimizi, ilişkilerimizi, bereketimizi ve yaratıcılığımızı da etkiliyormuş. Yani sadece bir koltuğun yönü konumu hatta rengi bile enerjimizi etkiliyor diyor Feng Shui.

    Aslında temel amaç alandaki enerji akışını düzenleyerek iç dünyanda da denge, huzur ve akış yaratmak.

    Ben bu odayı kurarken sadece bir masa ya da bir sandalye yerleştirmiyorum… Kendi içsel dönüşümümün mimarisini kuruyorum.

    Feng Shui’ye göre her alan bir elementle ilişkili ve bu elementler, yaşam enerjisi yani Chi’nin akışını etkiliyor.

    Ben çalışma alanımı tasarlarken şu Feng Shui prensiplerini göz önünde bulundurdum.

    • Masamı kapıya sırtım dönük olmayacak şekilde yerleştirmeye planlıyorum. Bu korunduğumu ve kontrolün bende olduğunu hissettiriyor. (Komuta pozisyonu olarak bilinir.)
    • Alanımı ferah tutmak istiyorum. Gereksiz eşya yok, enerji akışı için boşluklara ihityaç var.
    • Doğal ışık ve toprak elementini taşıyan dokular (rustik yüzeyler, krem tonları) odanın temelini oluşturacak.
    • Bitkilerle can enerjisi katmak niyetindeyim. Özellikle şans ve bolluk enerjisi için yeşil yapraklı bitkiler düşünüyorum.
    • Kalp çakrasını aktive eden küçük semboller ve yeşil tonlar yoga köşeme eşlik edebilir.

    Henüz her şey tamamlanmamış olsa da, bu oda benim için “tamamlanmaya niyetli bir alan” ve Feng Shui sayesinde öğrendim ki alanımızı düzenlerken aslında kendimizi hizalıyoruz.

    Seninde hayalinde bir alan yaratmak varsa belki bu yazım senin için ilham olur.

    Sevgilerimle..

    Cienerji

  • Eril ve Dişil Enerji Nedir? Hayatıma Yansımaları ve Denge Üzerine Notlar

    Hayatımızda dengeyi ararken aslında içsel enerjilerimizin dansını izliyoruz. Eril ve dişil enerji, her birimizde farklı oranlarda var olan iki kutup gibi… Bu yazıda bu enerjilerin bize nasıl yansıdığını, nasıl dengeleyebileceğimizi birlikte keşfedeceğiz.

    Eril Enerji Neyi Temsil Eder ?

    • Yapı, düzen, yön vermek
    • Mantık, düzenleme, planlama
    • Aksiyon, hedef odaklılık
    • Disiplin, netlik, kararlılık
    • Koruma, sınır koyma, güvenlik

    Sembolleri

    • Güneş
    • Ateş
    • Gün/aydınlık
    • Sol beyin
    • Verici enerji

    Dengede mi?

    Hayatın akışında olmak yerine kontrolcü müyüz? Olaylara aşırı mantıkla mı yaklaşıyoruz? Duygularımızla aramız nasıl kopukluk var mı? Aşırı rekabetçi miyiz? Başkalarına karşı empati yeteneğimizi kullanabiliyor muyuz?

    Dişil Enerji Neyi Temsil Eder?

    • Sezgiler, duygular, yaratıcılık
    • Akış, teslimiyet, esneklik
    • Besleyicilik, şefkat, sevgi
    • İçgörü, hissetme, yaratım
    • Ruhsal bağlantı

    Sembolleri

    • Ay
    • Su
    • Gece/karanlık
    • Sağ beyin
    • Alıcı enerji

    Dengede mi?

    İçimizdeki hislerimizi duyabiliyor muyuz? Sevmek kavramıyla aramız nasıl? Empati kurabiliyor muyuz? Yaratıcı enerjimizi aktive edebiliyor muyuz? Kabullenebiliyor muyuz ve sabır gösterebiliyor muyuz? Hayatın karmaşasında bir an için içimize dönüp kendimizi dinleyebiliyor muyuz yoksa bundan kaçıyor muyuz?

    Bu iki enerji zıt olsa da birbirini tamamlayıcıdır. Biri olmadan diğeri eksik kalır.

    Eril yön verir, ilerler.

    Dişil hisseder, yaratır.

    • İlham gelir (dişil) → plan yapılır (eril)
    • Bir hayal kurarsın (dişil) → adım atarsın (eril)
    • Sevgi hissedersin (dişil) → korursun, sahip çıkarsın (eril)

    Dengelemek için

    Dişil enerji dengeleme için neler yapılabilir?

    • Meditasyon
    • Günlük yazmak
    • İçgüdülerin sesine kulak vermek
    • Duyguları bastırmamak ve ifade etmek
    • Olabildiğince hayatın akışında kalmaya çalışmak

    Eril enerji dengeleme için neler yapılabilir?

    • Hayatta yapmak istediklerinin önem sırasına göre bir hedef listesi yapmak
    • Karar verme mekanizmasını aktive etmek
    • Sınır koymak
    • Harekete geçmek

    Bu iki enerji içimizde bir ritim gibi akıp devam eder. Bazen birine bazen diğerine daha fazla ihtiyaç duyarız. Önemli olan dengeyi kendi içimizde arayıp bulmaktır.

    Bu iki enerji içimizde bir ritim gibi akıp gider. Bazen birine, bazen diğerine daha çok ihtiyaç duyarız. Önemli olan, dengeyi kendi içimizde arayıp bulabilmektir.

    Zaman zaman bu dengeyi tamamen kaybettiğimiz olur. İnsan, kendini toparlama çabasıyla sürekli bir düzene sokmaya çalışır. “Daha dengeli olayım, daha iyi hissedeyim, daha çok ilerleyeyim” diye uğraşır — ben de öyleydim.

    Ama Yin Yoga sayesinde öğrendiğim en önemli şey, yargılamadan devam edebilmenin gücüdür. Kendimi bulunduğum hâlde kabul etmek, o anın içinden geçebilmemi sağladı.

    Durmak ve olduğun hâliyle kalabilmek… Belki de bu, kendine verebileceğin en büyük şefkattir. Çünkü o kabullenişten sonra, tamamlayamadığın şeyleri bile şefkatle kucaklayacak gücü bulabilirsin içinde.

    Sevgiyle

    Çienerji